Evliyken Baldıza Nikah Düşer mi? Aşk, Ahlak ve Sınırlar Üzerine Bir Hikâye
Hayat, bazen bizi hiç tahmin etmediğimiz duyguların ortasında bırakır. Kalbimizin sesini susturmak ile aklın çizdiği sınırları korumak arasında gidip geliriz. “Evliyken baldıza nikah düşer mi?” sorusu da tam olarak böyle bir yol ayrımında yankılanır. Bugün bu soruya sadece bir fetva veya kural olarak değil, bir insan hikâyesinin içinden bakacağız. Çünkü mesele yalnızca “yasak” ya da “caiz” meselesi değil, aynı zamanda vicdan, sadakat ve duyguların sınavıdır.
Bir Hikâye: Mehmet, Elif ve Zeynep
Mehmet 35 yaşında, başarılı, çözüm odaklı ve her zaman aklıyla hareket eden bir adamdı. Eşi Elif ile üniversite yıllarında tanışmış, sevgi ve saygı dolu bir evlilik kurmuşlardı. Elif’in küçük kız kardeşi Zeynep ise onların hayatına her gelişinde neşe katan, gençliğin heyecanını taşıyan bir ruhtu. Zeynep, Mehmet için her zaman “baldız”dı. Ta ki bir gün bu kelimenin anlamı Mehmet’in zihninde karmaşıklaşana kadar…
Bir akşam ailece bir araya geldiklerinde, Mehmet kendini Zeynep’in anlattığı bir hayale dalmış buldu. Onun umut dolu sözleri, hayatın içindeki duru bakışı Mehmet’in kalbinde küçük bir titreşim uyandırdı. Bu duygu ne aşk ne de arzu olarak tanımlanabilirdi, ama tehlikeli bir çizgiye yaklaştığını biliyordu. O gece eve döndüğünde aynaya baktı ve kendine şu soruyu sordu: “Evliyken baldıza nikah düşer mi?”
Erkeğin Akılcı Hesabı: Mehmet’in İç Hesaplaşması
Mehmet gibi stratejik düşünen biri için bu mesele duygusal olmaktan çok daha fazlasıydı. Öncelikle dini ve hukuki açıdan meseleyi araştırdı. Öğrendi ki İslam hukukuna göre, bir erkek evliyken eşinin kız kardeşiyle (baldızıyla) evlenemez. Bu yasak, “iki kız kardeşi aynı anda nikah altında tutmama” kuralından doğuyordu. Ancak eşi vefat eder veya boşanırsa, baldızla evlilik mümkün hale gelebilirdi.
Bu bilgi Mehmet’e bir çerçeve sundu. Ama akıl ve kural, kalbin fırtınasını susturmaya yetmiyordu. Mehmet, “Mesele sadece nikah meselesi değil, sadakat meselesi” diye düşündü. Çünkü asıl soru şuydu: “Bir insanın kalbi, evliyken başka birine yönelirse bu hâlâ evlilik midir?”
Kadının Empatik Duruşu: Elif’in Gözünden Hikâye
Elif, eşi Mehmet’in son zamanlarda daha dalgın olduğunu fark etmişti. Bir akşam ona yaklaşıp usulca sordu: “İçini kurcalayan bir şey var mı?” Mehmet sustu. O an Elif, cevabı duymaktan korktuğu için daha fazla ısrar etmedi. Ama sezgileri güçlüydü. Kadınlar çoğu zaman söylenmeyeni duyar, görünmeyeni hisseder.
Elif için mesele yalnızca bir evlilik akdinden ibaret değildi. O, evliliği birlikte büyüyen bir bağ, güvenle örülmüş bir dostluk olarak görüyordu. Baldızıyla ilgili ihtimalleri aklına bile getirmek istemedi. Çünkü böyle bir durumun, yalnızca evliliklerini değil, iki kız kardeş arasındaki bağı da yıkacağını biliyordu.
Dinin ve Toplumun Cevabı
Dini açıdan cevap nettir: Evli bir erkek, karısının kız kardeşiyle nikah kıyamaz. Ancak eşi vefat ettiğinde ya da boşanma gerçekleştiğinde, bu engel ortadan kalkar. Bu kural, aile içi ilişkilerin sağlıklı kalması ve kardeşlik bağlarının zarar görmemesi için konmuştur.
Toplumsal olarak da durum benzerdir. Böyle bir ilişki çoğu zaman sadece çiftleri değil, ailelerin tamamını derinden sarsar. Çünkü sadakat, evlilikte yalnızca bir söz değil, bir değerler bütünüdür.
Mehmet’in Kararı: Kalbin ve Aklın Savaşı
Günler süren iç muhasebenin ardından Mehmet bir sabah kendine net bir söz verdi: “Kalbimdeki sınırı koruyacağım.” O günden sonra Zeynep ile arasına mesafe koydu. Elif’e olan sevgisini tazeledi, evliliklerine yeni bir soluk getirmek için çaba gösterdi. Çünkü bazen bir duygunun üstesinden gelmenin en güçlü yolu, sevdiğine yeniden sarılmaktır.
Sonuç: Nikah Değil, Niyet Belirler
“Evliyken baldıza nikah düşer mi?” sorusunun cevabı sadece bir fetvada değil, insanın kalbinde gizlidir. Nikah düşmese bile, niyetin yanlış olması evliliğin ruhunu zedeler. Sadakat, yalnızca fiili değil, zihinsel bir bağlılıktır. Ve her büyük evlilik, işte bu bağlılığı yeniden ve yeniden seçmeyi gerektirir.
Peki siz hiç kalbinizle aklınız arasında böyle bir çatışma yaşadınız mı? Sadakat sizce sadece bir söz müdür, yoksa bir duruş mu? Düşüncelerinizi paylaşın, bu zor sorunun cevabını birlikte arayalım. 💭❤️